Japonya, perovskit güneş hücrelerinin ve batarya entegrasyonunun erken uygulamalarını desteklemek amacıyla iki yeni sübvansiyon programı başlattı. Çevre Bakanlığı, 4 Eylül 2025’ten itibaren halka açık başvuruları kabul etmeye başlarken, başvuru süresi Ekim ayının başında sona erecek. Yomiuri Shimbun gazetesi, sübvansiyonların perovskit güneş panellerinin satın alımı ve kurulumu için maliyetlerin yüzde 75’ine kadar destek sağlayacağını bildirdi; özellikle acil tahliye merkezleri işlevi gören tesisler için daha yüksek destek verileceğini belirtti.
İlk program, çevresel karbonsuzlaşmayı ve ekonomik geçişi hedefleyen 2025 yılı sübvansiyonudur. Bu program, perovskit güneş hücreleri için sosyal uygulama modellerinin geliştirilmesini destekliyor. Yüksek kendi tüketim oranlarına sahip, talep merkezlerine yakın veya acil güç sağlama işlevi olan yerler bu program için uygun alanlar olarak belirlenmiştir. İlk program için uygun projelerin, film tipi perovskit hücreleri kullanması, her tesisin en az 5 kW enerji üretmesi ve yük kapasitesi 10 kg/m² veya daha az olan alanlarda kurulması gerekmektedir. Yerel yönetimler, özel şirketler ve kuruluşlar başvuru yapabilir. Başvuru süresi 3 Ekim 2025’tir.
İkinci program ise, özel yenilenebilir projeler için 2025 yılı emisyon azaltım sübvansiyonudur. Bu program, güneş sistemlerinin maliyetlerini düşürmek için, ilk program kapsamındaki projelerle batarya entegrasyonunu desteklemektedir. Başvuru sahiplerinin perovskit güneş uygulamaları ile birlikte depolama sistemleri kurması gerekmektedir. Özel şirketler ve kuruluşlar, 7 Ekim 2025 tarihine kadar başvuruda bulunabilir. Japonya, 2040 yılına kadar perovskit güneş kapasitesini 20 GW hedefliyor ve bu hedef, esnek tandem hücrelerin ve yeni üretim yöntemlerinin hızlı gelişimi ile destekleniyor. Sektör temsilcileri, geleneksel panellerin uygun olmadığı çatı alanlarında hafif güneş panellerini test ederken, hükümet katı hal batarya araştırmalarını desteklemektedir. Son araştırmalar, farklı bölgelerde güneş artı enerji depolama sistemlerinin ekonomik olarak geliştiğini ortaya koyuyor.