Temiz enerji teknolojilerine olan ilgi arttıkça, bu teknolojilerin temelini oluşturan kritik minerallere olan talep de hızla yükseliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Küresel Kritik Mineraller Görünümü” raporuna göre, ülkelerin enerji ve iklim hedefleri doğrultusunda lityum, nikel, kobalt, grafit, bakır ve nadir toprak elementlerine olan talep 2040 yılına kadar 3 kat artarak yıllık 35 milyon tona ulaşacak.
Bu hızlı artışa ayak uydurabilmek için sektöre yapılan yatırımlar büyük bir ivme kazanmış durumda. 2023 yılında yaklaşık 45 milyar dolar seviyesinde olan kritik mineral yatırımlarının, 2040’a kadar 800 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu yatırım büyüklüğü içinde en büyük payı 490 milyar dolarla bakır alırken, nikel 160 milyar dolar, lityum ise 80 milyar dolarlık yatırım çekecek.
Kritik mineraller yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir unsur olarak da önem kazanıyor. Artan jeopolitik rekabet, üretici ülkeleri küresel enerji dönüşümünde önemli aktör haline getirirken, ithalatçı ülkeleri de yerli üretim ve işleme kapasitelerini artırmaya teşvik ediyor.
2023’te dünya genelinde 28 milyon tonun üzerinde ham madde çıkarılırken, 32 milyon tondan fazla cevher işlenerek değer kazandı. 2040’a kadar dünya genelindeki maden işleme kapasitesinin %32 artışla 43 milyon tona ulaşması bekleniyor. En yüksek kapasite artışı %267 ile grafitte öngörülürken, onu lityum ve nadir toprak elementleri takip ediyor.
2040’ta temiz enerji teknolojilerinin bu minerallere olan toplam talepteki payının %55’i aşması bekleniyor. Bu veriler, yeşil dönüşümün temelinde madenciliğin ne denli kritik bir rol oynayacağını net bir şekilde ortaya koyuyor.