İtalya, İspanya, Venezuela ve Arjantin’de yapılan bir araştırma, yetersiz düzenlemeler nedeniyle terk edilen rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin giderek artabileceğini ortaya koydu. Yenilenebilir enerji tesisleri ömürlerinin sonuna yaklaştığında sökülmek, yenilenmek veya terk edilmek gibi farklı senaryolar yaşanabiliyor. Ancak mevcut yönetmeliklerin eksikliği, terk edilen projelerin arazi kullanımı ve çevresel etkiler açısından uzun vadeli sorunlara yol açabileceğini gösteriyor.
Araştırmaya göre, Avrupa ve Güney Amerika’da kaç adet yenilenebilir enerji santralinin terk edildiğine dair kesin veriler bulunmuyor. Ancak hızla büyüyen yenilenebilir enerji sektörü göz önüne alındığında, binlerce rüzgar türbini ve güneş panelinin ilerleyen yıllarda atıl hale gelebileceği belirtiliyor. Bazı ülkeler (Fransa, Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya) söküm sürecine dair finansal garantiler içeren düzenlemeler getirse de, santrallerin teknik ömürlerini tamamlamadan kapandığı durumlarda sorumluluk açıkça tanımlanmıyor. Danimarka, santral kapandıktan sonraki bir yıl içinde sökümün başlamasını zorunlu kılan tek ülke olarak öne çıkıyor.
Araştırma kapsamında incelenen dokuz terk edilmiş yenilenebilir enerji santrali arasında Venezuela’daki La Guajira rüzgar santrali, bütçesi 225 milyon dolar olmasına rağmen tamamlanamamış ve 2018’de yeniden canlandırılmak istendiğinde hurdacılar tarafından %80’i tahrip edilmişti. İspanya’daki Vinapoló güneş santrali, aşırı kapasite nedeniyle şebekeye bağlanamadığı için 2011’den beri atıl durumda. İtalya’daki Monte Arci rüzgar santrali ise açıldıktan yalnızca birkaç ay sonra terk edilmiş ve yıllarca temizlenmeden kalmıştı.
Araştırmacılar, santral inşaat aşamasında söküm sürecinin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini ve Danimarka modeline benzer daha sıkı düzenlemeler getirilmesi gerektiğini vurguluyor.